Allah Senden Razı mı?

Haziran 23, 2025

Hayatını Şekillendirecek En Derin Soruya Cevap Arayışı

İnsanoğlu yaratılışı gereği, sonucunu önceden öğrenmek ister. Bir maçın skorunu bile önceden bilmek isterken, ahiret gibi sonsuz bir hayatın nereye varacağını merak etmemesi mümkün mü? Herkesin yüreğinde şu soru gizlidir: “Acaba Allah benden razı mı?” Bu sorunun cevabını kesin olarak ancak Allah bilir. Ancak Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye, bu soruya dair biz kullara ipuçları verir. Allah Teâlâ bize kendisinden razı olup olmadığını anlamaya yarayacak işaretler bırakmıştır. Tıpkı bir insanın futboldan anlayıp anlamadığını birkaç dakikalık oyundan çıkarabildiğimiz gibi, bir müminin Allah katındaki durumunu da bazı belirtilerle anlayabiliriz. Bu belirtiler, doğrudan Kur’an ve sahih hadislerle önümüze serilmiştir. Allah’ın rızasına ulaşmanın yolları, yalnızca ahiretimizi değil, bu dünyadaki huzurumuzu da derinden etkiler.

Allah’ın rızası, kulluğun özüdür. Koca dünya karşına geçse, Allah razıysa, bir kıymeti yoktur. Tam aksine, Allah razı değilse, tüm insanlar seni övse de faydası yoktur. Çünkü esas mesele, O’nun rızasını kazanmaktır. Said Nursi’nin ifadesiyle: “Allah razı olduktan sonra bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. O kabul ettikten sonra bütün halk reddetse tesiri yok.” Bu söz bile tek başına hayat felsefesi olabilir.

Peki Allah’ın rızası nerede gizlidir? Kur’an’da Bakara Suresi 82. ayette geçen “İman edip salih amel işleyenler cennetliktir” ifadesi bu soruya açık bir cevaptır. Demek ki Allah’ın rızası, salih amellerde gizlidir. Ancak salih amel deyince, akla gelen ilk şey ibadetlerdir. Namaz, oruç, hac gibi farz olan ibadetler, Allah’ın rızasını kazanma yolunda vazgeçilmezdir. Namazı doğru kılıyor muyuz? Günde beş vakit, zamanında ve huşuyla yerine getiriyor muyuz? Ramazan orucunu istisnasız tutuyor muyuz? Maddi imkânımız varsa hac görevini yerine getiriyor muyuz? Bu sorulara vereceğimiz cevap, Allah’a olan bağlılığımızı gösterir. Gerçekten Allah’tan razı olan bir kul, O’nun emirlerine tereddütsüz sarılır. Tıpkı sevdiğin bir insanın ricasını yerine getirme gayretin gibi, Allah’ın emirlerine de o özveriyle sarılmalısın. Çünkü Allah’tan razıysan, O da senden razı olur.

u5225836318 Muslim man praying at home with his hands up in t 4fc6c580 32ce 4376 81b4 7a324519b304 1

Yalnızca ibadet etmek de yetmez. O ibadetlerin ihlasla yapılması gerekir. İhlas, sadece Allah için yapmak demektir. Niyetin içine başka bir niyet karıştığında, ihlas dağılır. Namazı hem Allah rızası hem de sağlıklı olmak için kılarsan, ihlas zedelenir. Sadece ve sadece Allah için yapılmalıdır ibadet. Tıpkı dostum dediğin bir insanın samimiyetine dikkat ettiğin gibi, Allah da bizim ihlasımıza bakar. Yaptığın ibadet, Allah’a sunulmuş bir hediyedir; samimiyetten yoksunsa, anlamını yitirir. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi, ihlasla yapılan amellerin üzerine iner. Bu da gösteriyor ki ibadetle birlikte kalbin de saf olmalı.

Bir diğer önemli nokta ise sabırdır. Kur’an’da defalarca sabredenlerden bahsedilir. Ali İmran Suresi’nde “Sabredin, sabır yarışında önde olun” buyrulmaktadır. Sabır sadece belaya karşı değildir. İbadette istikrara da sabır gerekir. Namazı üç gün kılıp iki gün bırakmak sabırsızlıktır. Aileye, eşe, çocuğa sabretmek gerekir. Hastalıklara, zorluklara, kayıplara sabretmek gerekir. Hayatın her alanında sabır, Allah’ın rızasına giden yolda bir köprüdür. En kötü günün bile geçtiğine göre, sana kalan o anda sabredip sabretmediğindir. Sabrettiysen kazandın, sabretmediysen sadece acı çektin. 

 

u5225836318 Muslim man praying at home with his hands up in t 4fc6c580 32ce 4376 81b4 7a324519b304 0

Bugünün Müslümanlarında en eksik olan yönlerden biri güzel ahlaktır. Oysa ki Kur’an açıkça bildirir: “Allah’ın selamı, huzuru, rahmeti ve bereketi, güzel ahlak sahiplerinin üzerinedir.” (Araf 35) Güzel ahlak hem bu dünyada seni sevdirtir, hem de Allah katında değer kazandırır. Güler yüz, yumuşak söz, empati, yardımseverlik; hepsi Allah’ın razı olduğu davranışlardandır. Özellikle Müslümanların az olduğu bir ülkede yaşıyorsan, temsil ettiğin dinin yüzü olursun. Bir tebessüm, bir selam bile Allah katında kıymetlidir. Ama dikkat: İnsanların seni sevmesi için değil, Allah için yapmalısın bu güzel davranışları. Ve unutulmaması gereken en hassas nokta: tövbe. Her birimiz günahkârız. Günde onlarca hata yapan, yürüyen birer günah makinesi gibiyiz. Allah Teâlâ Bakara Suresi 222. ayette şöyle buyurur: “Gerçekten Allah, çok tövbe edenleri sever ve temizlenenleri sever.” Bu ne büyük bir müjdedir. Tövbe sadece günahları silmekle kalmaz, Allah’ın sevgisini celb eder. Peygamber Efendimiz (s.a.v) günde 70 defa tövbe ederdi; üstelik günahsız olduğu hâlde. Bizim her boş anımızı istiğfarla değerlendirmemiz gerekir. Arabada, yolda, evde… Bu bir alışkanlık hâline geldiğinde kalbimiz yumuşar, ruhumuz arınır. Çünkü Allah’ın affı, sadece diliyle değil kalbiyle tövbe edenler içindir.

 

Bütün bu bahsedilen hususlar teori olarak çok kolay görünse de işin pratiği, bizim samimiyetimizi ortaya koyar. Allah mı daha kıymetli, iş mi? Allah mı öncelikli, eğlence mi? Bunlar sadece sorularda değil, eylemlerde kendini belli eder. Düğünümüzü Allah’ın rızasına uygun yapıyor muyuz? Çalıştığımız işte öğle namazını kaçırıyor muyuz? Tercihlerimizde Allah’ı birinci sıraya koyabiliyor muyuz? Pratikte Allah ikinci sıradaysa, bilin ki bu kabul edilebilir bir durum değildir. Allah ya birinci sırada olur ya da hiçbir sırada olmaz. Bu kadar nettir. Sahabeler bizim gibi insandı. Onların elleri, gözleri, nefisleri vardı. Ama Allah’ın rızasını her şeyin önünde tuttular. Hz. Mus’ab bin Umeyr, annesini bile Allah’ın rızası için terk etti. Hz. Ömer, İslam’dan önce sarhoşken, İslam’la halife oldu. Onları özel kılan imanlarının samimiyeti ve eylemleriydi. Bizler ise konuşmakta mahir, yaşamakta aciziz. Dini sadece anlatmak yetmez; yaşamak gerekir. Yoksa futbol izleyip topu tanımayan amcaya döneriz. Herkes hakkında konuşur ama kendi maçını kaybeder.

Kabir tek kişiliktir. Orada eşin, dostun yoktur. Sadece salih amelin vardır. Allah senden razı mı değil mi, bu sorunun cevabı işte bu yazılanlarda gizlidir. Eğer Allah’tan razıysan, O da senden razı olur. Ama hâlâ işini, nefsini, dünyevî menfaatlerini Allah’ın önüne koyuyorsan; rıza kapısından uzak kalırsın. Unutma, Allah’ın rızasını kazanmak sadece bir hedef değil, bu hayattaki en yüce gayedir. 

Sık sorulan sorular